Herkese merhabalar,
20:00'da yayınlanan hayati bir maçın karşısında yayınlanmış olmak her ne kadar stratejik bir hata da olsa yine de seyircisinin Kavak Yelleri'ni yalnız bırakmadığını gömek çok hoşuma gidiyor... Sonuçta maç gerçek bir heyecan fırtınası, kupa alıyosun, yeniliyosun, yeniyosun, milyonlar sevinçle sokaklara dökülüyor, sabahlara kadar kutlamalar yapılıyor, izdiham yaşanıyor... Ama ben ne Aksak'ın kendini feda edip Mavi ile Timuçin Esen'in yurtdışına kaçtıkları son gece, ne Aliye'nin çocuklarını kaçırıp kapıyı vurup çıktığı o duygu dolu gece, ne Arhan ailesinde işlerin iyice karıştığı bir gece ne de TRT1'de JR'ın vurulduğu gece ve Deniz'in Aslı'ya seni seviyorum dediği gecelerde Türk Milletinin gece sokaklara döküldüğünü görmedim
Demek ki bir dizinin ne demek olup olmadığını ve bir futbol müsabakasının hele seninle dakikası dakikasına aynı saatte başlıyorsa önemini iyi bilip etüt etmek lazım... Sizler buna rağmen Kavak Yeleri'ni yalnız bırakmayanlarsınız... Herkes sağolsun varolsun...
Sizlerin izledikleri zaman çok sevdiği bölümler oluyor... Benimde yazarken çok sevdiğim bölümler var... Mesela 3. Bölüm "Badem Ağacı" tek başıma yazdığım ilk bölüm yani... Mesela 6. Bölüm "Hipotenüs", mesela "Son Sardunyalar"... İstanbul'a geldiğimizden bu yana da severek yazdığım bölümler var... Dün gece ki "Aşk Doktoru" da bu bölümlerden biri...
Sizlerin üzerinde bıraktığı etkileri görünce de neden bu bölümü daha çok sevdiğimi daha iyi anlıyorum... Herkesi düşünmeye sevk eden biraz kafa karıştırna bi bölüm olmuş... Bi de benim yazarken de izlerken de gerçekten en güldüğüm bölümlerden biriydi..
Yorumları okudum herkes öyle dolu dolu öyle güzel içerikli analizler yapmışki her birine ayrı ayrı bayıldım... Dilekçe'nin yaptığı yorum bence haftanın en iyi yorumuydu... Yerçekimli Karanfil, Blue Blue, Hürriyetim'in yazdıkları yorumlarda yine her hafta olduğu gibi çok sağlam çok yerinde ve çok güzeldi... 623m sana da teşekkürler ve evdeki herkese çok çok selamlar
Şu Aslı Denizciler ve Mine Denizcilerimizide çok seviyorum... Onlarda olmazsa olmaz... Onlara da selamlar...
Sonçta şunu görüyorum ve çok mutlu oluyorum... Hepiniz bunun bir büyüme hikai olduğunu çok net görmeye başlamışsınız... Karakterlerin ve dizinin gelişiminin ve hafi hafif değişiminin sebebinin ne İzmir'den taşınıp dekorların ve görselliğin değişmesinden ne de senaryonun tıkanıp saçmalanmasından kaynaklanmadığını ASLOLANIN KARAKTERLERİMİZİN BÜYÜMEYE BAŞLADIĞINI anlamaya başlamışsınız... E bir şarkı var hatırlarsanız der ki: Biz büyüdük ve kirlendi Dünya... Kavak Yelleri biraz da bunu anlatıyor... Bakalım kim ne kadar kirlenecek, kim ne kadar temiz kalabilecek büyürken... Hangimiz ne kadar kirlendi ve hangimiz ne kadar temiz kalabildiyse yine gerçek hayat gibi yine öyle...
Geriy bakıldığında Urla hep özlemle anılacak... Urla'da olduğu gibi olsun istenecek herşey... Bunu başarabilenler olacak, bundan tamamen uzklaşıp yitip gidenlerde... İşte "büyüdükçe büyüyen dizi", "işte ağlatırken güldüren geçek hayat tadında" bir diiden kastımız da buydu...
Tüm izleyicilere uzun soluklu bir serüvenin parçaları oldukları için çok ama çok teşekkürler...
Haftaya 22. bölüm olarak "Süper Kahramanlar" isimli bölümü izleyeceksiniz... Süper Kahramanlar'ın sadece masallarda ve çizgi romanlarda olmadığını, herkesin kahramanını aradığını ve kahramanların aslında hep aramızda apaçık dolandığını anlatan benim yazarken "Aşk Doktoru"ndan daha da çok hoşuma giden bi bölüm... Umarım siz de beğenirsiniz...
Sanırım yine pazar günü ilk fragmanı yine o günlerde de özeti okuyor olursunuz... Ben bir süre şiir yazmaya ve bölüm özeti yazmaya ara verdim... Çünkü gerçekten çok fazla zamanımı alıyor biraz daha senaryoya zaman ayırıp kendimi dinlendirmeliyim... O yüzden sizleri Timss Production'dan arkadaşlarımızn yazdığı özetlerle bir süre başbaşa bırakıyor olucam... Tabii arada içime sinmezse sürprizler yapabilmek umuduyla diyelim
Hepiniz sevgiyle kalın...
Hepiniz iyi ki varsınız
Yiğit Güralp
